Ahmet Şerif İzgören'in "Şu hortumlu dünyada fil yalnız bir hayvandır." adlı kitabını bitirdim.
Hemen hemen liseye başladığımdan, yani 14-15 yaşlarımdan beri tv izleyen bir insan olmadım. Yalan olmasın her yıl mutlaka seçtiğim bir dizi olurdu ve hah bu yıl bunu takip ederim ve tv ihtiyacımı(? benim için bir ihtiyaç olmadı asla) gideririm diyordum. Ama onu da takip edemiyordum genelde :) Nasıl olsa tekrarı olur ben kitap okiim en iyisi, tekrarı olur ben fotoğraf çekiim en iyisi; dizi var ama bira içmeye çağırdılar neyse tekrarı olur, dizi var ama ben şu geçen bit pazarından aldığım eski fotoğraf makinesini bi açayım içinde neler var bakalım dizinin tekrarı olur nasıl olsa...
Yani genel olarak misafirliğe gittiğimde ya da gittiğimizde izlerdim ve hala öyle yapıyorum.
İnsanların beynini yıkamak, insanları tv ye bağımlı hala getirmek için yapmayacakları ve yapmadıkları şey yok. Orta yaşlarda ve eziyet görmüş kadınları ekrana çekmek için yapılan kadın programları mı ararsınız "Bak kadıncağız neler çekmiş, şükür biz bu kadarını yaşamadık."(yaşadığı kötü şeyleri bile kadınlara nimet saydıran, kocası ya da bi başkaları tarafından dövüldüğüne şükredip öldürülmediği için kendini şanslı sayan bir topluluk yaratıyorlar). Çocukları ve gençleri; ünlü olmak; zengin olmak isteyen insanları ekrana çekmek için; saçma sapan yarışma programları mı ararsınız, futboldan hoşlanan kesini ekrana çekmek için yapılan ve saatlerce yayında kalan (insanların birbiriyle kavga ettiği, birbirlerine küfürler yağdırdığı) programlar mı ararsınız; işten eve gelince dinlenmek(?) maksatlı tv karşısına oturan insanları ekranda tutmak için yapılan(bol vurdulu kırdılı, tecavüzlü, silahlı, küfürlü) dizileri mi ararsınız; siyasilerin birbirine girdiği, ülkenin bölünmesi için uğraşan, saçma sapan şeyleri haber yapıp insanları gerçek gündemden ve Türkiye'nin asıl sorunlarından uzakta tutmaya çalışan ve çoğunlukla bunu başaran haber programları mı ararsınız?
Ne ararsanız var tv programlarında fakat en çok ihtiyacımız olan şeyler tabi ki yok çünkü birileri, birilerinin maşası ve bu toplumu köreltmeye, bu toplumun değerlerini yok etmeye; bu toplumu vatanından vazgeçirmeye çalışıyorlar ki bildiğiniz üzere üç kıtayı birbirine bağlayan, müthiş zengin bir bor kaynağına sahip olan; dört mevsimi bir arada yaşayan; müthiş çeşitlilikte sebze ve meyve üretebilen topraklara sahibiz.
Biraz Oktay Sinanoğlu'nu hatırlatacak ama ben isterdim ki, esnaflar dükkanlarına Türkçe isim koysun (dükkanları bırakın insanlar kedi köpeklerine bile yabancı isim takıyorlar, içim acıyor onları severken), hangi siyasetçinin yanlış söylediğini; hangi tv programının milleti uyutmaya çalıştığını anlayabilelim, birlik ve düzen içinde bunca yıl yaşayan halkın propagandalarla(din, düşünce ve köken hakkında) bölünemeyecek bir halk olduğunu gösterebilelim, bizim için önemli olan asla ne bir torba kömür olsun ne de tatlı bikaç söz, istersek dünyanın en kara cahil insanı olalım ama içimizde vatan sevgisi olsun, görebilelim hanginin bizim için daha aydınlık bir yol olduğunu. Başımızdakiler için ahlanıp vahlanmayalım; onları oraya biz çıkardık, çıkardığımız gibi indirelim. Şu televizyona nerdeyse hiç sevgim yok saygım da yok denecek kadar az, programları yapımcılar mı düzenler tv sahipleri mi bilmem ama biraz değer versinler özlerine; Tanrı'ları para olmasın lütfen, korkularından yapıyorlarsa da şunu söyleyeyim; korkunun ecele faydası maalesef yok.
Son sözüm şudur; TV'YE HAYATINIZDA OLABİLDİĞİNDE AZ YER VERİN.
"Şu hortumlu dünyada fil yalnız bir hayvandır" Kitap için teşekkürlerimi sunarım Ahmet Bey, sorsanız neresini beğendiniz diye evet şu dur diyemem ama insanı çeken bi doğallığı, bi babacanlığı var.
Ellerinize sağlık.
Sevgiyle kalın.
N.
Hemen hemen liseye başladığımdan, yani 14-15 yaşlarımdan beri tv izleyen bir insan olmadım. Yalan olmasın her yıl mutlaka seçtiğim bir dizi olurdu ve hah bu yıl bunu takip ederim ve tv ihtiyacımı(? benim için bir ihtiyaç olmadı asla) gideririm diyordum. Ama onu da takip edemiyordum genelde :) Nasıl olsa tekrarı olur ben kitap okiim en iyisi, tekrarı olur ben fotoğraf çekiim en iyisi; dizi var ama bira içmeye çağırdılar neyse tekrarı olur, dizi var ama ben şu geçen bit pazarından aldığım eski fotoğraf makinesini bi açayım içinde neler var bakalım dizinin tekrarı olur nasıl olsa...
Yani genel olarak misafirliğe gittiğimde ya da gittiğimizde izlerdim ve hala öyle yapıyorum.
İnsanların beynini yıkamak, insanları tv ye bağımlı hala getirmek için yapmayacakları ve yapmadıkları şey yok. Orta yaşlarda ve eziyet görmüş kadınları ekrana çekmek için yapılan kadın programları mı ararsınız "Bak kadıncağız neler çekmiş, şükür biz bu kadarını yaşamadık."(yaşadığı kötü şeyleri bile kadınlara nimet saydıran, kocası ya da bi başkaları tarafından dövüldüğüne şükredip öldürülmediği için kendini şanslı sayan bir topluluk yaratıyorlar). Çocukları ve gençleri; ünlü olmak; zengin olmak isteyen insanları ekrana çekmek için; saçma sapan yarışma programları mı ararsınız, futboldan hoşlanan kesini ekrana çekmek için yapılan ve saatlerce yayında kalan (insanların birbiriyle kavga ettiği, birbirlerine küfürler yağdırdığı) programlar mı ararsınız; işten eve gelince dinlenmek(?) maksatlı tv karşısına oturan insanları ekranda tutmak için yapılan(bol vurdulu kırdılı, tecavüzlü, silahlı, küfürlü) dizileri mi ararsınız; siyasilerin birbirine girdiği, ülkenin bölünmesi için uğraşan, saçma sapan şeyleri haber yapıp insanları gerçek gündemden ve Türkiye'nin asıl sorunlarından uzakta tutmaya çalışan ve çoğunlukla bunu başaran haber programları mı ararsınız?
Ne ararsanız var tv programlarında fakat en çok ihtiyacımız olan şeyler tabi ki yok çünkü birileri, birilerinin maşası ve bu toplumu köreltmeye, bu toplumun değerlerini yok etmeye; bu toplumu vatanından vazgeçirmeye çalışıyorlar ki bildiğiniz üzere üç kıtayı birbirine bağlayan, müthiş zengin bir bor kaynağına sahip olan; dört mevsimi bir arada yaşayan; müthiş çeşitlilikte sebze ve meyve üretebilen topraklara sahibiz.
Biraz Oktay Sinanoğlu'nu hatırlatacak ama ben isterdim ki, esnaflar dükkanlarına Türkçe isim koysun (dükkanları bırakın insanlar kedi köpeklerine bile yabancı isim takıyorlar, içim acıyor onları severken), hangi siyasetçinin yanlış söylediğini; hangi tv programının milleti uyutmaya çalıştığını anlayabilelim, birlik ve düzen içinde bunca yıl yaşayan halkın propagandalarla(din, düşünce ve köken hakkında) bölünemeyecek bir halk olduğunu gösterebilelim, bizim için önemli olan asla ne bir torba kömür olsun ne de tatlı bikaç söz, istersek dünyanın en kara cahil insanı olalım ama içimizde vatan sevgisi olsun, görebilelim hanginin bizim için daha aydınlık bir yol olduğunu. Başımızdakiler için ahlanıp vahlanmayalım; onları oraya biz çıkardık, çıkardığımız gibi indirelim. Şu televizyona nerdeyse hiç sevgim yok saygım da yok denecek kadar az, programları yapımcılar mı düzenler tv sahipleri mi bilmem ama biraz değer versinler özlerine; Tanrı'ları para olmasın lütfen, korkularından yapıyorlarsa da şunu söyleyeyim; korkunun ecele faydası maalesef yok.
Son sözüm şudur; TV'YE HAYATINIZDA OLABİLDİĞİNDE AZ YER VERİN.
"Şu hortumlu dünyada fil yalnız bir hayvandır" Kitap için teşekkürlerimi sunarım Ahmet Bey, sorsanız neresini beğendiniz diye evet şu dur diyemem ama insanı çeken bi doğallığı, bi babacanlığı var.
Ellerinize sağlık.
Sevgiyle kalın.
N.