10 Şubat 2014 Pazartesi

Fotoiz Abant Platformu 2014 2. Gün - Bölüm 1

İkinci gün alışmış uyanıyorsunuz, yüzlere, seslere, mekanlara.

Erdal Kınacı'yla başlıyorsunuz güne. Ne lezzet ama.

Bir ara oturmuş sohbet ederken buluyorum Prof. Dr. Sabit Kalfagil ve Prof. Dr. Güler Ertan'ı (ben yazarken yoruluyorum ünvanlarını :), onlarsa almışlar; siz hesaplayın artık ) izin isteyip sessizce oturuyorum yanlarına fotoğraf hakkında eğitim üzerine şöyle bir sohbet var,

Sohbetin başını bilemiyorum tabi,

Güler Ertan: Torunum (ilkokul öğrencisi) benimle sergilere gelmek istediğini söyledi, belki kitaplarımdan etkilenmiştir bilemiyorum (biz farkına varmasak bile çocukların birçok konuda farkındalık düzeyleri yüksek ve sizin fotoğraf hakkında söyleyebileceğiniz her cümle onları etkileyebilir; demek istiyorum fakat bölemiyorum sohbetlerini) ama kimse ona fotoğrafla ilgili bir şeyler söylememişti o zamana kadar. Ben de ilgileniyorum merak ettiklerini anlatıyorum, çocukken aşılanması iyi olabilir belki Sabit, sen ne düşünüyorsun?

Sabit Kalfagil: Bu kadar küçük yaşta fotoğrafla tanışmaları ilerde bu konuyla ilgilenmemelerine neden olabilir. Resimle başlatmak daha iyi gibi geliyor bana,

Tanıyamadığım bir bey: Evet, bir kadraja oturtmayı öğreniyorlar gördüklerini.

S. Kalfagil: Çok haklısınız, çok iyi bir bakış; biz sonsuz görüyoruz fakat o resim kağıdı kadrajı öğretiyor çocuklara, neyi katacaklar içine; neyi katmayacaklar onu hesaplıyorlar. Bu çok iyi bir disiplin, kaldı ki artık gençler disipline gereken önemi vermiyorlar, her şey erteleniyor ve geleceğe birikiyor; gelecek daha çok ağırlaşıyor ve yapılması gerekenler hep geç kalıyor. Buluşmaları gereken saati bile aksatıyor artık insanlar.

Ve Sabit Kalfagil'in Sunum sırası geliyor. Güneşin gökyüzündeki hareketlerinden yararlanarak hazırladığı şablonları anlatıyor, her vakitte her istediğiniz yeri istediğiniz gibi görüntüleme şansınız yoktur efendim diyor. Müthiş bir sistem, ülkenin buna yeteri kadar önem vermediği ortada. Zaten nadirdir di mi devrinde efsane olmaları insanların? Onları kaybetmeyi bekliyoruz hep, sonra acaba bu insan ne demek istemişti deyip okuyoruz onları ve haklı olduklarını, çok değerli düşünceleri olduğunu görüyoruz. (A bakın aklıma ne geldi, kıskançlık olabilir mi bunun nedeni? O insana değerli olduğu hissini yaşatmak istemem belki? Bilemedim.) Bu adam muhteşem.

Daha önce de dinleme şansına erişmiştim kendilerini, kesinlikle çok katı ve disiplinli bir insan olduğunu düşünmüş, hafif de korkmuştum. Belki kişilik, ama nasıl haklı biliyor musunuz böyle davranmakta. Şimdi onu daha iyi anlıyor ve daha çok seviyorum.

Sayın Öğ. Gör. Atanur Sevim'in Samsun Güncesi adlı sunumuve  Prof  Dr. Güler Ertan'ın Venedik Maskeleri, Dans ve Renk sunumlarını seyrettik.

Gültekin Çizgen çıktı sahneye ve fotoğraf tekniklerini anlattı, yeni başlayanlar için oldukça öğretici; zaten bilenler içinse pekiştirici nitelikte. Sürekli fotoğraf çekmenin önemini fazlasıyla vurguladı, her gün; her gün.. Kendisinin tek bir günü bile atlamadığını belirtti.

Bikaç kitabını almıştım Gültekin Hocanın, imzalamasını rica etmek için yanına uğradım bir ara, okumanın çok mühim olduğunu ama insanımız tarafından çok az yapıldığını belirtti. Merak etmeyiniz efendim, yükselecek o okuma oranı; yeter ki umutlu olalım.


Fotoiz Abant Platformu 2014 1. Gün

Fena soğuk olacak, kazaklar, tank gibi botlar, ağır ağır çantalar ve kahkahalarla geçen 10 saat yoldan sonra işte Aban'tayız.

Hayır. Sandığım gibi soğuk değildi hiçbir yer hiçbir insan. Prof.  Dr. Ata Yakup Kaptan'ın İnşaat İşçileri adlı sunumuyla başlayan gün Öğr.Gör. Güngör Çınar'ın Delta Düşseli; Bahman Zohori'nin Nepal Günlükleriyle devam etti.

Türk Fotoğrafında eğitim üzerine yapılan panelde, panelistler, Doç. Dr. Osman Ürper, Yard Doç. Dr Abdullah Sezgin, Fazlı Öztürk, Dr. Ömer Gemici ülkemizde fotoğraf adına eğitim veren kurumların eksikleri, bu konularda yapılması gerekenler üzerine tartışıldı.

Nacizane fikrim, toplumuzda artık ulaşılması çok kolay hale gelmiş olan fotoğraf makinelerine sahip insanların büyük çoğunluğunun fotoğrafı teknikten ibaret sanmaları beni oldukça rahatsız ediyor. Bu işin ruhu var! Senin nasıl ruhun varsa, benim nasıl ruhum varsa fotoğrafın da ruhu var kardeşim. Sen fotoğrafın ruhuna ne ölçüde değer verirsen o ruh da sana o ölçüde değer verir. Duyularını harekete geçirir, bakarken görmeni sağlar, ruhunu aydınlatır, iletişimini kuvvetlendirir, vücudunu; aklını ve kalbini diri tutar. Dikkatli oku, teknik sağlamıyor bunları. Gerçi ne ustaları okumuyorsun bunu mu okuyacaksın ya neyse.


İşlerini sürekli gördüğüm, hayranlıkla seyrettiğim ve anlamak için çabaladığım Erdal Kınacı, işlerinin öyküsünü hatta kendi öyküsünü anlatıyor; sadece dinleyelim diye mi dersiniz?

İsmiyle büyüdüğünüz insanları dinlemek, onların işlerini seyretmek olağanüstü sevinç sağlıyor size. Ve çok sevgili İzzet Keribar, nasıl sevimli nasıl paylaşımcı nasıl ruhu güzel bir insan.. işte diyorsunuz örnek; samimi sözleri sizi sarmıyor; sizi kamçılamıyorsa her şeyinizle bu işin peşinden koşmak, için bence çıkın ve bir daha da dönmeyin geri.

Sunumlarla devam ediyor gün.

Akşam şöyle bir bakıyorsunuz etrafınıza; hatta buna bile gerek kalmıyor, aldığınız nefesin kalitesiniz hissediyorsunuz ciğerlerinizde.

Ve Abant'ta ilk gün böyle bitiyor.

Yarın görüşmek üzere.
N.

6 Şubat 2014 Perşembe

Camera Lucida - Fotoğraf Üzerine Düşünceler / Roland Barthes


Roland Gerard Barthes, göstergebilme büyük katkılar yapan  Fransız aydın ve eleştirmen. Yapısalcılık, göstergebilim ve psikanalizin etkilerini birleştiren, kendine özgü bir edebiyat eleştirisi geliştirmiştir. Postmodern düşüncenin de kurucu öncülerinden biri sayılır.


Tabi ki yaptığı işin ruhunu bilir insan, ama artık her şey o kadar hızlı ki belki oturup yaptıklarımızın derinliklerine inme fırsatı bulamayabiliyoruz. Bay Barthes bunu yapmış bizim için.

"..belki de Fotoğraf, onu bir dil olma şerefine erdirecek bir gösterge kadar ham, kesin ve soylu olmak için çırpınıyordur." Fotoğraf bir dil değil mi? "Life'in editörleri 1937'de ABD'ye gelen Kertesz'in fotoğraflarını geri çevirmişler, neden olarak da bunların -çok fazla konuştuğunu- söylemişlerdir; bu fotoğraflar bizim düşünmemizi sağladılar, bir anlam -birebir olandan farklı bir anlam- önerdiler. Sonuç olarak Fotoğraf korkuttuğu, ittiği ve hatta damgaladığı zaman değil, kara kara düşündürdüğü zaman yıkıcıdır."

İnsan daha ne olduğunuzu okurken yoruluyor Bay Barthes. Fotoğraf üzerine yazmanız bizim için büyük şans.
Fotoğraf yapmıyor oluşunuz, sadece onu okumaya, anlamaya çalışmanız ve bunu bizimle paylaşmanız; kendimize ayna tutmak gibi.. Ama göremediğimiz noktaları aydınlatan bir ayna; anlatımımızı güçlendiren; ruhumuzu harekete geçiren..

Sevgiyle kalınız.
Görüşeceğiz,
Öperim.
N.