İkinci gün alışmış uyanıyorsunuz, yüzlere, seslere, mekanlara.
Erdal Kınacı'yla başlıyorsunuz güne. Ne lezzet ama.
Bir ara oturmuş sohbet ederken buluyorum Prof. Dr. Sabit Kalfagil ve Prof. Dr. Güler Ertan'ı (ben yazarken yoruluyorum ünvanlarını :), onlarsa almışlar; siz hesaplayın artık ) izin isteyip sessizce oturuyorum yanlarına fotoğraf hakkında eğitim üzerine şöyle bir sohbet var,
Sohbetin başını bilemiyorum tabi,
Güler Ertan: Torunum (ilkokul öğrencisi) benimle sergilere gelmek istediğini söyledi, belki kitaplarımdan etkilenmiştir bilemiyorum (biz farkına varmasak bile çocukların birçok konuda farkındalık düzeyleri yüksek ve sizin fotoğraf hakkında söyleyebileceğiniz her cümle onları etkileyebilir; demek istiyorum fakat bölemiyorum sohbetlerini) ama kimse ona fotoğrafla ilgili bir şeyler söylememişti o zamana kadar. Ben de ilgileniyorum merak ettiklerini anlatıyorum, çocukken aşılanması iyi olabilir belki Sabit, sen ne düşünüyorsun?
Sabit Kalfagil: Bu kadar küçük yaşta fotoğrafla tanışmaları ilerde bu konuyla ilgilenmemelerine neden olabilir. Resimle başlatmak daha iyi gibi geliyor bana,
Tanıyamadığım bir bey: Evet, bir kadraja oturtmayı öğreniyorlar gördüklerini.
S. Kalfagil: Çok haklısınız, çok iyi bir bakış; biz sonsuz görüyoruz fakat o resim kağıdı kadrajı öğretiyor çocuklara, neyi katacaklar içine; neyi katmayacaklar onu hesaplıyorlar. Bu çok iyi bir disiplin, kaldı ki artık gençler disipline gereken önemi vermiyorlar, her şey erteleniyor ve geleceğe birikiyor; gelecek daha çok ağırlaşıyor ve yapılması gerekenler hep geç kalıyor. Buluşmaları gereken saati bile aksatıyor artık insanlar.
Ve Sabit Kalfagil'in Sunum sırası geliyor. Güneşin gökyüzündeki hareketlerinden yararlanarak hazırladığı şablonları anlatıyor, her vakitte her istediğiniz yeri istediğiniz gibi görüntüleme şansınız yoktur efendim diyor. Müthiş bir sistem, ülkenin buna yeteri kadar önem vermediği ortada. Zaten nadirdir di mi devrinde efsane olmaları insanların? Onları kaybetmeyi bekliyoruz hep, sonra acaba bu insan ne demek istemişti deyip okuyoruz onları ve haklı olduklarını, çok değerli düşünceleri olduğunu görüyoruz. (A bakın aklıma ne geldi, kıskançlık olabilir mi bunun nedeni? O insana değerli olduğu hissini yaşatmak istemem belki? Bilemedim.) Bu adam muhteşem.
Daha önce de dinleme şansına erişmiştim kendilerini, kesinlikle çok katı ve disiplinli bir insan olduğunu düşünmüş, hafif de korkmuştum. Belki kişilik, ama nasıl haklı biliyor musunuz böyle davranmakta. Şimdi onu daha iyi anlıyor ve daha çok seviyorum.
Sayın Öğ. Gör. Atanur Sevim'in Samsun Güncesi adlı sunumuve Prof Dr. Güler Ertan'ın Venedik Maskeleri, Dans ve Renk sunumlarını seyrettik.
Gültekin Çizgen çıktı sahneye ve fotoğraf tekniklerini anlattı, yeni başlayanlar için oldukça öğretici; zaten bilenler içinse pekiştirici nitelikte. Sürekli fotoğraf çekmenin önemini fazlasıyla vurguladı, her gün; her gün.. Kendisinin tek bir günü bile atlamadığını belirtti.
Bikaç kitabını almıştım Gültekin Hocanın, imzalamasını rica etmek için yanına uğradım bir ara, okumanın çok mühim olduğunu ama insanımız tarafından çok az yapıldığını belirtti. Merak etmeyiniz efendim, yükselecek o okuma oranı; yeter ki umutlu olalım.