29 Mart 2009 Pazar

27 Mart 09-Sahilevleri


Ben İçeri Düştüğümden Beri



Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
Ona sorarsanız: ’Lafı bile edilemez, mikroskopik bi zaman...’
Bana sorarsanız: ‘On senesi ömrümün...’
Bir kurşun kallemim vardı, ben içeri düştüğüm sene
Bir haftada yaza yaza tükeniverdi
Ona sorarsanız: ’Bütün bi hayat...’
Bana sorarsanız: ‘Adam sende bi hafta...’
Katillikten yatan Osman; ben içeri düştüğümden beri
Yedibuçuğu doldurup çıktı.
Dolaştı dışarda bi vakit,
Sonra kaçakçılıktan tekrar düştü içeri, altı ayı doldurup çıktı tekrar.
Dün mektubu geldi; evlenmiş, bi çocuğu olacakmış baharda...

Şimdi on yaşına bastı, ben içeri düştüğüm sene ana rahmine düşen çocuklar.
Ve o yılın titrek, uzun bacaklı tayları,
Rahat, geniş sağrılı birer kısrak oldu çoktan.
Fakat zeytin fidanları hala fidan, hala çocuktur.

Yeni meydanlar açılmış uzaktaki şehrimde, ben içeri düştüğümden beri...
Ve bizim hane halkı, bilmediğim bir sokakta, görmediğim bi evde oturuyor

Pamuk gibiydi bembeyazdı ekmek, ben içeri düştüğüm sene
Sonra vesikaya bindi
Bizim burda, içerde
Birbirini vurdu millet, yumruk kadar simsiyah bi tayin için
Şimdi serbestledi yine, fakat esmer ve tatsız

Ben içeri düştüğüm sene, ikincisi başlamamıştı henüz
Daşov kampında fırınlar yakılmamış, atom bombası atılmamıştı Hiroşimaya
Boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman
Sonra kapandı resmen o fasıl, şimdi üçünden bahsediyor amerikan doları
Fakat gün ışığı her şeye rağmen, ben içeri düştüğümden beri
Ve karanlığın kenarından, onlar ağır ellerini kaldırımlara basıp doğruldular yarı yarıya

Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
Ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine
‘Onlar ki; toprakta karınca, su da balık, havada kuş kadar çokturlar.
Korkak, cesur, cahil ve çocukturlar,
Ve kahreden yaratan ki onlardır,
Şarkılarda yalnız onların maceraları vardır’

Ve gayrısı
Mesela, benim on sene yatmam
Laf’ı güzaf...
.

Nazım Hikmet Ran



Tarif edilemeyecek kadar mükemmel..

25 Mart 2009 Çarşamba

Fotoğraf-Bilgi-Protein


-Bilgi %84 görme ile kaydedilir. Misal, kaçımız sevgilisinin kokusunu biliyor?
-Alp, Han-ım, eski türk bilge ve güçlü kadınlar. Anaerkil-Mükemmel. Merak; sanı ve güdüler akıldan daha değerlidir.
-Siyah(Alp-Kadın)-Beyaz(Saflık)-Kırmızı(Doğurganlık)= Türk Kadını.
-Apollon=Güneş Tapınağı.
-Truva; Kudüs; Mekke; Eskişehir; diğer 3?
-Çanakkale savaşı sonunda Mustafa Kemal Atatürk; "Bu Truva'nın Karşılığıydı."
-Özgürlük-Özgünlük.
-Sınırlı, izinli bilgi veriliyor bize.
-FOTOĞRAF, ne ise o dur; Yaşama en yakın şeydir.
-Çirkin -EstetiK- Güzel.
-Zaman; Hız arttıkça farkedebileceğimiz bir enerjidir.
-Kafasına ne koyduysan, kişi o kadar algılar.
-Bize öyle bilgiler öğretildi ki, kendimiz olmamak için.
-Aittir'e kodlandık.
-Sümer dili; Türk dilidir.
-Kullanamdığımız olağanüstü güçler.
-İzinli olanları seçiyoruz; seçilmişi seçiyoruz; bu, hiçliktir.
-FOTOĞRAF; seçicilik yanınızı açıyor.
-Ağlamanın noronlar üzerindeki etkisi mükemmeldir.
-Gülme tekniklerini öğren.
-Güneş Dil Teorisi'ni oku.
-FOTOĞRAF; sizi, kendi iç beninizin dili haline getiriyor.
-Bize öğretilenler; kaygı-korku-tedirginlik
-FOTOĞRAF; ışıkla sevişmektir.
-Herşeye zıttıyla birlikte bak! Zıtlıklar, güçte birlik yaratır.
-FOTOĞRAF; zıtlıkların birliğidir.
-Öglit; zaman kavramı-Türkler.
-Huban Arığ-Türksay Yayınları.