14 Ocak 2011 Cuma

Hymen (?)

Çok küçüksün üstelik de bu durumla ilgili çok da bilginin olduğu bir zaman değil. Ben henüz hakikaten bokumla oynarken meğer sen nelerle uğraşıyor, ne güç durumlar yaşıyor muşsun. İnsan onu kaybetmeden anlayamıyor aslında hiç de değerli bir şey olmadığını, onsuzluğun; ölüm, utanç yahut tiksinti olmadığını. Ama işte kaybetmeyene kadar, sonra bunu kaybetmiş ve hoş kaybetmemiş insanlara acı verdiğini de anlamıyor insan konuşurken, hem de hiç.




Tamam o güven kolay oturtulmuyor ama neden söylemedin bunu bana, nasıl onca zaman içinde tuttun, seni için için kemirmesine niçin izin verdin?



Bizim toplum öyle çok da çocuğun, eşin, arkadaşın psikolojisini düşünen bi toplum değil; konuşur boşa doluya; nasıl incittiği; ne derecelere kadar insanı kırıp döktüğü umurunda değildir; vurduklarında duymayacaksın bizim toplumda, kulaklarını tıkayacaksın söylenen şeylere; yoksa zor o sinirin, sabrın dayanması.



Bunu öyle yaşamamanı isterdim, çünkü ben çok korkuyordum; kötü olur ve hayatımı komple etkilerse, en değerli olması gereken şey en harap olursa diye, insan bu toplumda yaşayınca böyle bir şeyin altından da kolay kalkamaz, ne kadar vurdumduymaz olursam olayım bu beni mahveder diyordum hep.