Ağ günlüğümün amacı

Liseden beri sürekli ajandalar tutan bir insanım. Yazıyorum hislerimi, yaşadığım olayların hoşuma giden ya da gitmeyen yanlarını. Sonra fark ettim ki bunlar fazla özel olmaya başladı ve birinin okuması benim canımı epey sıkacak. Gerçi bizim evde kimse bir şeyi sahibine sormadan kurcalamaz ama ya kardeşim? Birbirimize sinirlendiğimizde, birbirimize karşı koz olarak kullanabileceğimiz şeylerin olması lazım; ajandalarım da biçilmiş kaftan.
Buraya yazmaya başladım, ne de olsa kimse tanımıyor beni, kimse okumaz; kim merak edip okuyacak zaten diyordum.
Gayet özel bir zaman dilimini yazdığım yayınlarımdan birinin altında bi yorum fark ettim bigün "Öpüyorum seni kocaman. Kim olduğumu düşünme, çünkü ben kimse değilim.Henüz olmadım ama bir gün olucam, söz :) du bakalım başka neler varmış buralarda.. " Hoppalaa! Bu kim şimdi? Hakikatten beni tanıyor mu acaba? vs vs derken korkumdan ismimi ve özel tüm yazıları kaldırdım. Belki kendini bilmez bi manyak yüzünden blogumun ana hattını oluşturan yazıları artık taslaklarımda.

Sinirlendim, içimden geleni yazamayacaksam ne işe yarıyor bu blog? Sinirlendiğim, kızdığım insanların adını çekinmeden yazıyorum ki belki okurlar günün birinde kim olduğumu fark ederler ve bende açtıkları derin yaraların farkına varırlar diye.

Yaklaşık 2012 başlarında kardeşim bi blogum olduğunu öğrendi, benim için büyük bi yıkım oldu. Öpücüklü manyaktan korkarken direkt kardeşimle yüz yüze kaldım. Artık daha çok dikkat etmem gerekiyordu yazdıklarıma derken kardeşim embesili gidip blogu en yakın arkadaşımıza söylemiş. Bir di, üç oldular. Bir şey yazıyorum hemen telefon geliyo; "demek öyle oldu, vaay okumasam öğrenemicem falan filan" Blog hayatım söndü korkularım yüzünden.

Kendi kendime anlatıyor gibi yazıyordum başta her şeyi sonra yavaş yavaş bi kitleyle konuşuyor buldum kendimi.

Asıl olarak yaşadıklarımı ve hissettiklerimi hatırlamak için yazıyorum buraya.










.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yap