27 Ağustos 2012 Pazartesi

Kırcaali

En sevdiğim. Bi de kiraz olsa yanımda, en sevdiklerim olacak.



Arda'nın barajı, gizli saklı anca bu kadar çekebildim; başımızda polisler bekliyor. Fotoğraf kesinlikle yasak.

Arda

 :D



İmeç








Son üç gündür Bulgaristan'daydım. Daha önce hiç gitmediğim bir yere gittim, Kırcaali.

Gözünüzü kapatın, ufuk çizgisine kadar aklınızın aldığı her yer sarı ve yeşil. Normal olarak bu mevsimde bile yeşil olurmuş fakat bu yıl kuraklık oldukça fazlaymış, sarıların nedeni de bu kuraklık. İnsanlar kıt kanaat yaşıyor, bağın bahçen varsa yetiştirip yiyorsun yoksa dışarıdaki hayat müthiş pahalı. O nedenle hangi kadını görürseniz görün yalnızdır. Eşlerin hepsi yurt dışında çalışıyor. Ancak o şekilde hayatlarını devam ettirebiliyorlar. Belki yılda bikaç sefer görüyor kadınlar eşlerini fakat buna hem alışıklar hem de artık yadırgamıyorlar, yoksa nasıl yaşanır? Bi markete ya da pazara çıktığınızda görüp görebileceğiniz her şeyin fiyatı bizdekiyle aynı, ekmek; süt; tuz; şeker vs vs(sadece içkilerin fiyatı bize göre çok ucuz ama onların gelirleri düşük olduğu için onlara içki de pahalı geiyor.) fakat biz asgari ayda 750 tl kazanıyorsak onlar 250 leva kazanıyor ve 1 leva -1 tl 15 kr. yani ayda 280 tl kazanıyorlar ve nerdeyse hiç iş yok. Gençlerin çoğu yurt dışına gidenler haricinde evde yatıyor.


Arkadaşım ne temiz havası vardır oranın ya! Ben burda bir iki sigara içince büyük tuvaletimi anca yapıyorum, orda ne sigara içtim ne doğru düzgün yemek yedim ama daimi olarak tuvaletteyim. (! 0,8 ve Zü'ye ayrıntılar ayrıca anlatılacaktır.) Oksijen zehirlenmesinden metabolizma alt üst oldu.

Biz böyle çıtı pıtıyız komple Türkiye halkı olarak, onlar topaç gibiler maşallah. Havasından mıdır, domuz etinden midir, yağından tuzundan mıdır bilmem. Yemeklere de çok fazla uyum sağlayamıyorsunuz. Damak zevklerimiz biraz farklı, biraz derken şöyle; yediğiniz yemek ne olursa olsun içinde allahına kadar yağ var, yağdan yemeği bulamıcaksınız nerdeyse.  Bi de ısrar ediyolar ye diye, fenalık geçirtiyolar bazen insana. Sebzelerin bir lezzeti var, allahım allahım; zaten dalından koparıp yiyosun, onun da zevki başka. O meyveler, ne bileyim cevizler, bademler hepsi yıkılıyo ağaçlardan, kimsenin umrunda değil. Daha yiyeceklerin kokusunu aldığınızda kendinizden geçiyorsunuz ki lezzetini nasıl tarif edeyim. Hormon da sıfır zaten. En büyük sorun kuraklıktan nerdeyse biçok ağacın hastalanmış olması.

Yerleşim yerleri birbirine ve şehir merkezlerine çok uzak ve 18 yaşını geçen hemen herkesin şahsi bi binek aracı var. Erkeklerden çok kadın kullanıyor nerdeyse araçları. Zaten en son Varna'ya gittiğimizde kardeşimle farkettiğimiz en şaşırtıcı ve güzel şey otobüs şöförlerinin %90 kadın olmasıydı. Burda da çok farklı değil.

İnsanlar müthiş dobra, en başta çok yadırgadım ama sonra alıştım. Ayşe size kızdı mı? Hemen yapıştırıyor lafı suratınıza, sen şunu neden böyle yaptın, şunu neden dedin vs. arkadan konuşmak diye bişey kesinlikle yok. İşin garip ve güzel olan tarafı da birbirine kızan insanların küsmemesi, konuşup; tartışıp problemi bi şekilde hallediyorlar ve sonra hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar.

İnsanların hepsi çok neşeli ve çok şakacı, mutlaka ki problemleri var ama eğlenmeyi de çok iyi biliyorlar.

Sabahtan beri nerdeyse on kahve içtim ama göz kapaklarım hala yarım açabiliyorum o da zar zor. Akşam eve gideyim saat 9 dedim mi yatçam yatağa, gelen misafirleri de kovcam :D Buna siz de dahilsiniz Zü ve 0,8.

Çok zevkliydin Kırcaali, bidahaki sefere kadar iyi bak kendine.
Öperim.
N.



20 Ağustos 2012 Pazartesi

Emir Kusturica - No Smoking Orchestra (WANTED MAN)



Yehhhhuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu.

Huzurlu ve özgürüm. Daha ne isteye bilirim. yihhhuu

16 Ağustos 2012 Perşembe

Van Der Özen






9 Ağustos 2012 Perşembe

Tanju Okan- Kadınım

http://fizy.com/#s/1aj3tq

Nefes alamıyorum.
Sevdiğim o koku yok artık,
Ne olur terk etme yalnızlık çok acı,
Bu renksiz dünyayı sevmiştik birlikte.

Hatırla o günü..
Seni öptüğümü ilk defa hayatta..

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Don Kişot 2.Bölüm

Bölüm bir geçen gün anca bitti. Gözü aç olmasın bi insanının. On tane kitap duruyo masamda ve birini bile okumuyorum; bahaneler hemen hazır, allahım allaahım kışın çok soğuk, yazın çok sıcak..

Bana kalırsa gayet eğlenceli ve güzel geçti ilk bölüm, kafamda oluşan herhangi bir soru olmamıştı açıkçası.

İkinci bölüme geçtim tabi hevesle, ben hevesle geçtim ama Cervantes anladığım kadarıyla pek hevesle geçmemiş. Büyük olasılıkla ilk bölümün yayımlanmasından sonra fazlaca eleştiri oku saplanmış kendine ve canı yanmış, hevesi kırılmış; doğal tabi ki insanın yazar olması hiçbir şeyi değiştirmiyor; heves kimde olursa olsun her türlü kırılabilir bir varlık.



Açıklamalarla başlıyorsunuz bölüme, üzülmüş Saavedra, sinirlenmiş. Muhtemel ki eleştirmenler didik didik ettiler kitabı, nesi eksik diye akla karayı seçtiler ve sonunda Saavedra'yı üzecek, hevesini kıracak, yaptığı işten vazgeçmesine kadar gidecek olan boşluğa sürükleyecek eleştiriler sundular.

Saavedra, okuyucuların; (saygısını yitirmeden) bir bölümü aynı şekilde devam etmesini dört gözle beklerken Don Kişot'un; bazıları da fazla abartılı olduğunu yazılanların gerçeklikle hiçbir yakınlığının olmamasından artık yazmayı kesmesini yahut yazacaksa da daha gerçekçi yazmasını istediklerini söylüyor. Bikaç kişi bazı soruların yanıtsız kaldığını dile getirmiş, bazı şeylerin gereksiz olduğunu.

1- Sancho'nun eşeğini kimin çaldığı ve sonraki ayrıntıların yazmadığını; eşek yokken bir anda Sancho nun eşeğin üstünde belirdiğini iddia etmişler. Eşeği, kurtardıkları ve kendilerinden dayak yedikleri mahkumlardan biri çalışmıştı ve bi gün yolda eşekle birlikte görmüşler, almışlardı eşeği.

2- Yolda karşılaştıkları adamın aşk hikayesinin gereksiz olduğunu; macera içinde maceraya koşuyorlar ve bence bunda gereksiz hiçbir şey yok, çok güzel anlatılmış; birbirine çok güzel bağlanmıştı hikayeler.

3- Sancho nun şu aşık adamdan aldığı altınlardan bir daha bahsedilmediğini, adam aldı altınları attı cebine, daha nesinden bahsetsin?

Caanım Saavedra da içerlemiş olsa gerek ki tüm ayrıntılarıyla anlatmış anlamayan okuyucuya.

Zaten çok nadirdir destek olan insan, geneli köstek olmakta öyle ustalaşmıştır ki fark etmekte bile zorlanırsınız.

N.

7 Ağustos 2012 Salı

5 Ağustos 2012 Pazar

Vişne Reçeli Yapımı

Geçen bir kavanoz vişne reçeli alacaktım ve böğürtlen zaten meyveleri tane tane değil, böyle sıfır meyve; bal kıvamında reçeller içindekiler kısmını okuyorum; renklendiriciler; kıvam arttırıcılar vuhuuu havada uçuşuyo. Yahu dedim ben artık nirvanaya ulaşmış bir insanım, koskoca domates suyu yaptım reçel mi yapamıcam? Zararlı olan bi şeker bi de olsa olsa meyveler hormonludur :D ama en azından saçma sapan şeyler olmıcak ve daha az zarar görcez dedim ve iki kilo vişne aldım.

Vişne Reçeli Yapımı,
Temizlemeye başladım vişneleri. Yaklaşık bir saat sürdü otunu çüpünü ayırıp yıkamak. 03:15 te oturdum, çekirdeklerini çıkarmaya başladım 04:30 da biraz da hızlı olmaya çalışarak bitirdim. Tencereye yerleştirdiğim 2 kg vişnenin içine 2 kg şeker boşalttım ve uyuduğumda sa:05:00 dı. Gündüz 11:30 da çalan telefonla uyandım. Orta tüpte kısık ateşte bir saat kapağı kapalı şekilde kaynattım sonra en küçük tüpe aldım orda devam ettirdim 13:30 da tüpü kapattım. NOT: REÇEL YAPARKEN TENCERENİN KAPAĞININ KAPATILMAMASI GEREKİYORMUŞ.
Vişneler biraz çekmiş kendini, kapağını kapatmasam diri diri kalacakmış, bi dahakine tencerenin kapağını kapatmayacağım :)

Sonra daha önce kuruttuğum şişelere doldurdum reçeli,
8 kavanoz 290grlık şişe oldu. Çok lezzetli görünüyor ve tadınca da lezzeti hissediyorsunuz.

Tolga'ya söyliyim London'dan gelirken bana bir adet altın madalya getirsin, benim gibi bir insan domates suyu ardından da reçel yaptıysa kesinlikle hak ediyor demektir madalyayı. :D

Dip Not: Sevgili kardeşim ve Zü. Bana olmayan yardımlarınızdan ötürü bu reçelleri 5 tatlı kaşığıyla bir porsiyon oluşturmak üzere porsiyonu 5tl den satacağım size. Bu kadar.

Reçelli ve sağlıklı kalın.
Boğazınızdan geçen her lokma, aç uyuyan ve yemek bulamayan milyonlarca insanın da midesine insin. (Değişen, gelişen dünyada dileklerimiz de farklılaşır, kendimi bildim bileli değişmeyen tek dileğim budur benim, hangi dine inanıyorsanız inanın, sizce var olsun ya da olmasın Tanrı yahut başka birşey nolur dileyin onların da doymasını belki hep birlikte istersek gereçekleşir, Tanrı da ya evren; kim gerçekleştirirse gerçekleştirsin.)
N.

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Domates Suyu Nasıl Yapılır?

Kendimi bildim bileli annemin evde hazırladığı lütenitsa, reçel, biber közlemesi vs vs için sürekli kızardım bağırırdım ona.

-Bu kadar uğraştığına değer mi, git al bakkaldan; üç beş lira kar yapçam diye çektiğin eziyete bak.(Asıl olarak bu kadar kızıp çemkirmemin nedeni de yardım istemesiydi sanırım :D ) Cevap şu olurdu;
-Yardım etmiyosun bari bağrınıp durma, git başımdan; yapınca yemezsin.

Ben haksızmışım gençler :D

Geçen bizimkiler Ersezgin Tarım' montaja gittiler, bunlara yedişer kasa domates vermişler hem de hormonsuz. Biz bi öğrendik, bağrış çağrış Remziye Abla ben ve Ender Abla birer kasa getirttik kendimize; tabi ikisi de domates suyu yapçaz cart curt dediler. Düşününce bana da çok mantıklı geldi, ben domatese hasta bir insan olarak yaz kış malesef hormonlu da olsa alıp yiyiorum domatesi. Benim neyim eksik ya ben de yapçam dedim. Öyle gazla benzinle çalışmıyorum genel olarak ama devreler yanmış bi kere.

DİPNOT: Tanıyan herkes bilir domates kesmeyi bile beceremeyen bir insanım, büyük doğrarım bunu hayvan mı yiyecek der kardeşim, küçük doğrarım senin dişinin kovuğuna girdi mi diye sorar. Heralde bu yemek konusunda başarısız olduğum kadar hiç bişey konusunda başarısız değilimdir. Keşke yemek yapmanın kriteri iyi sevişmek olsa, siz sevişirken Yemek; "ooo helal olsun gençlere ben hemen hazırlanayım da yorulmuşlardır bi yemek yesinler" dese :D

Domates Suyu Nasıl Yapılır?
Dün eve geldim saat 18:30. Bir güzel yıkadım domateslerimi, bi de kuruttum. Çıkardım blendırı, dörde bölüp bölüp rendeledim hepsini 5 kg domatese yaklaşık 5 yemek kaşığı tuz attım, daha doğrusu bi kasem var; o kase beş kere doldu ve her kaseye bir yemek kaşığı tuz attım. Sonra, kuruttuğum kavanozlarıma (kavanozlarım yalnız, ben doğurdum sanki :D) doldurdum yaptığım karışımı :D
5 kilo domatesten;
3 ad 750 grlık
3 ad 200 grlık ve
10 ad 290 grlık şişe doldu.



Konuşuyoruz bugün annemlesen domatesin do sunu doğrayamazdın gidip şimdi domates suyu mu yaptın deyip katlana katlana güldü. O halden bu hale geldim anlayacağınız :D

Hormonsuz kalın.
N.