Bu kitabı nerdeyse bi 6-7 yıl önce okudum belki de daha fazla. Genel olarak bu tarz kitapları okumazdım Stephan King'in " O" romanına başladığımı hatırlıyorum hani şu üstünde koca iğrenç bi palyaço resmi olan kitap, büyük ihtimalle bikaç sayfasını okuyup bırakmışımdır ama hiçbir şekilde kitapla ilgili hiç bir şeyi hatırlamıyorum yani hala Dean R. Koontz'un Kurbanlar'ı bu dalda okuduğum ilk ve tek kitap.
Küçük bir kasabada ortaya çıkan garip bir yaratığın öldürdüğü yüzlerce insan.. Kitabın her kelimesinde ölesiye bir korku hissettiriyor Koontz insana.
Sıcaktan bunalmış bir yaz günün akşamını düşünün, etrafta koşan miniklerin cıvıl cıvıl sesleri, oynadıkları oyunların onlara ne denli haz verdiğini anlatan kahkahaları; orta yaşlıların grup grup oturup seslerinden mükemmel olduğu belli sohbetleri, henüz hava serinlememiş olduğu için evin açık olan nerdeyse tüm kapı ve pencerelerinin arasında yatak odasında cenin pozisyonunda oturan ben. Sebep? Çünkü korkudan altıma etmek üzereyim.
Her an pencerenin önünde belirebilir, elimi dahi kımıldatsam anında onu yakalayıp kesebilir, diğerlerine yaptığı gibi. Sürekli gözlerimin bakmadığı yönde olduğuna o kadar eminim ki. Tuvaletim geliyor ama korkudan ayağımı yataktan aşağıya indiremiyorum çünkü o kesinlikle yatağın altında, zaten okumaya başlamadan önce evin nerdeye tüm ışıklarını yakmıştım, kapıdan gelecek olursa onu göreceğim, kendimi savunmam için yetmez belki ama en azından beni öldüren iğrenç yaratığın neye benzediğini bilirim. Tuvalete de gitmem gerek, of kılımı bile kımıldatamıyorum korkudan ne tuvaletine gideceğim, en iyisi olduğum yerde oturmak. Biraz okumasam mı? Ama o zaman daha çok korkuyorum ve zaten çok da merak ediyorum neden okumayayım ki? Hem onu yakalayıp öldürebilirlerse belki ben de rahat ederim, en iyisi okumak.
Çıkırt! Anahtar sesi mi o? Hassiktir geldi, napçam ben şimdi, kımıldamamlıyım hatta nefesimi de tutsam iyi olur. Tak! Kapandı kapı. Allah kahretmesin ya neden dışarı çıkıp orda okumadım ki, farketmeme olasılığı var mı acaba beni? Ölmek istemiyorum, işkenceyle ölmek hiç istemiyorum. Ayak sesleri! Bu tarafa doğru geliyor, geldi. Baba yaaa. Neden bu kadar sessiz giriyosun ki içeri, ödüm patladı; bak zangır zangır titriyorum.
Ben hayatımda böyle bir kitap okumadım, ger saniyesi gerilim, her saniyesi korku. Delirtir bu kitap insanı.
Arkadaşım arkadaşından almış, ben de ondan alıp bi günde geri verdim yani malesef kitabın aslı bende değildi. Bikaç yıl hep aradım, girdiğim tüm kitapçılara sordum hiçbirinin haberi yok öyle bi kitaptan, en son 2008'de İstanbul Kadıköy'de bi kitapçıda buldum, sevinçten nasıl havalara havalara zıpladığımı anlatamam, sonuçta kesinlikle kitaplığımda olması gereken bi kitaptı. Ama onu bidaha asla okumaya cesaret edemedim.
Sevgiyle kal Dean.
Öperim
N.
Küçük bir kasabada ortaya çıkan garip bir yaratığın öldürdüğü yüzlerce insan.. Kitabın her kelimesinde ölesiye bir korku hissettiriyor Koontz insana.
Sıcaktan bunalmış bir yaz günün akşamını düşünün, etrafta koşan miniklerin cıvıl cıvıl sesleri, oynadıkları oyunların onlara ne denli haz verdiğini anlatan kahkahaları; orta yaşlıların grup grup oturup seslerinden mükemmel olduğu belli sohbetleri, henüz hava serinlememiş olduğu için evin açık olan nerdeyse tüm kapı ve pencerelerinin arasında yatak odasında cenin pozisyonunda oturan ben. Sebep? Çünkü korkudan altıma etmek üzereyim.
Her an pencerenin önünde belirebilir, elimi dahi kımıldatsam anında onu yakalayıp kesebilir, diğerlerine yaptığı gibi. Sürekli gözlerimin bakmadığı yönde olduğuna o kadar eminim ki. Tuvaletim geliyor ama korkudan ayağımı yataktan aşağıya indiremiyorum çünkü o kesinlikle yatağın altında, zaten okumaya başlamadan önce evin nerdeye tüm ışıklarını yakmıştım, kapıdan gelecek olursa onu göreceğim, kendimi savunmam için yetmez belki ama en azından beni öldüren iğrenç yaratığın neye benzediğini bilirim. Tuvalete de gitmem gerek, of kılımı bile kımıldatamıyorum korkudan ne tuvaletine gideceğim, en iyisi olduğum yerde oturmak. Biraz okumasam mı? Ama o zaman daha çok korkuyorum ve zaten çok da merak ediyorum neden okumayayım ki? Hem onu yakalayıp öldürebilirlerse belki ben de rahat ederim, en iyisi okumak.
Çıkırt! Anahtar sesi mi o? Hassiktir geldi, napçam ben şimdi, kımıldamamlıyım hatta nefesimi de tutsam iyi olur. Tak! Kapandı kapı. Allah kahretmesin ya neden dışarı çıkıp orda okumadım ki, farketmeme olasılığı var mı acaba beni? Ölmek istemiyorum, işkenceyle ölmek hiç istemiyorum. Ayak sesleri! Bu tarafa doğru geliyor, geldi. Baba yaaa. Neden bu kadar sessiz giriyosun ki içeri, ödüm patladı; bak zangır zangır titriyorum.
Ben hayatımda böyle bir kitap okumadım, ger saniyesi gerilim, her saniyesi korku. Delirtir bu kitap insanı.
Arkadaşım arkadaşından almış, ben de ondan alıp bi günde geri verdim yani malesef kitabın aslı bende değildi. Bikaç yıl hep aradım, girdiğim tüm kitapçılara sordum hiçbirinin haberi yok öyle bi kitaptan, en son 2008'de İstanbul Kadıköy'de bi kitapçıda buldum, sevinçten nasıl havalara havalara zıpladığımı anlatamam, sonuçta kesinlikle kitaplığımda olması gereken bi kitaptı. Ama onu bidaha asla okumaya cesaret edemedim.
Sevgiyle kal Dean.
Öperim
N.