Sabah abone olduğum bir sanat dergisinin günlük metni geldi. Başlık ‘Hayat eve sığar mı?’. Başından beri bu slogana uyuz oluyorum ama hiç bu soruyu sormak aklıma gelmedi. Etkilenmemek için metni okumadım.
Hayat eve meve sığmaz. Sığmış olsaydı insanlığın başından beri herkes, ki o zaman herkes diye bir kavram olmazdı zaten de neyse; evinde oturur, moron gibi yaşardı. Mümkün mü allah aşkına koca bir hayatın eve sığması? İnsan sokağa çıkmak istiyor, parklarda bahçelerde dolaşmak istiyor, yeni yerler görmek, daha önce ayağını bile basmadığı mekanları keşfetmek istiyor.
Hayatın eve sığmamasının, asla da sığamayacak olmasının en büyük nedeni de insan denen varlığın, sosyal bir varlık olması. Yaşayamaz sosyalleşemezse, bunalıma girer, tek başına ya da sadece aile ile geçirilen ki bu da tek başına bir hayata döner bir süre sonra; kalamaz. Biz, diğer bizlerle iletişime geçmek istiyoruz. Sohbet etmek, yürümek, kahve içmek, içki içmek, dokunmak, sevişmek, kahkaha atmak, dert anlatıp ağlamak istiyoruz. Bunların hangi bir eve sığar?
Trenlere, arabalara binmek, restoranlarda oturup yemek yemek, kafelerde kahve içmek; pasta yemek, yanımızdan geçen güzel ya da çirkin bir kızın ne giydiğini incelemek, yakışıklı ya da yakışıksız bir erkeğin neden böyle göründüğü anlamaya çalışmak istiyoruz. Biz insanlarla içine olmak istiyoruz. Pazarlarda sebze seçmek, hangi markete yeni ürün gelmiş incelemek istiyoruz. Mağazalarda kıyafet denemek, öf mankende ne güzel duruyordu olmadı demek istiyoruz, yan kabindekinin sormadığımız halde fikrini duymak istiyoruz.
Basketbol, futbol, tenis maçlarına gitmek istiyoruz, avazımız çıktığı kadar taraftarı olduğumuz takımı desteklemek istiyoruz. Arkadaşları çağırıp sahalarda kortlarda bağıra çağıra maçlar yapmak istiyoruz.
Hangi müzeye kimin işi gelmiş, hangi galeri kaç günlük bir sergi açmış kimin sergisiymiş bu, öğrenmek istiyoruz. Gidip ne işler yapmışlar görmek, diğer insanların işler hakkında ne düşündüğünü öğrenmek istiyoruz. Bir iş üretebilmek için arkadaşlarla bir araya gelmek, fikirlerini almak; metinler üzerine konuşmak istiyoruz. Bazen de hiçbirşeyi yapmayarak sadece oturup kahve içmek istiyoruz.
Annelerimize gidip kimselere anlatamayacaklarımızı anlatmak, onlar sarılmak ve koşulsuz sevgilerini hissetmek istiyoruz. Yemeklerini yemek istiyoruz. Teyzelerimize, amcalarımıza uğramak, keyifler nasıl demek istiyoruz. Kuzenlerimizle bol kahkahalı veya sadece bizim anlayabileceğimiz konularda iç sıkan sohbetler etmek istiyoruz.
Okey oynamak istiyoruz, batak oynamak istiyoruz, tanıdığımız sevdiğimiz herkese sarılmak istiyoruz, kokularını içimize çekmek, onları ne kadar sevdiğimizi hatırlamak ve onlara da bunu boyunlarına sarılmış vaziyette söylemek istiyoruz.
Şimdi siz söyleyin, hayat eve sığar mıymış?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yap