
Sevgili Ali İsmail Korkmaz! Mehmet Ayvalıtaş! Abdullah Cömert! Ethem Sarısülük!
Bir gün birinin paylaştığı bir gönderi gözüme çarptı; "Okan Bayülgen bu gece bilmemnerdeki ağaçların kesilmemesi için orda kitap okuyacak, herkesi bekleriz" gibi. Umursamadım.
Sabah uyandığımda öğrendim ki orda kitap okuyup bikaç tane ağacın kesilmemesi için uğraşan yurttaşlarıma, polis(!) sabahın 5inde biber gazıyla; tomalarla (31 mayıs 2013e kadar tomanın ne olduğunu ne işe yaradığını bilmiyordum hatta daha önce adını bile duymamıştım) saldırmış. Ben noluyor bişey yapalım diyene kadar polisin bu berbat tutumunu kınamak ve oradaki arkadaşlara yanlarına olduğumuzu hissettirmek için gençlerimiz zaten bir toplanma saati belirlemişler, yer de alsancak.
Bakınız! (tvler zaten yayınlamıyor) Polis saldırmasa, ufak bir kısım haricinde kimse bilmeyecekti Gezi Parkı Direnişi'ni.
Hepinizin katili bu devlet ve bu devletin polisleridir. Evet tüm polisleri. Eğer gerçekten halkın yanında olsalardı mutlaka bu katliamı durdururlardı. Herkes fellik fellik terörist arıyor. Aramasınlar Ali! terörstlerin, katillerin hepsi polis karakollarında görev(!)deler. Seni katlettiler Ali. Ve bu devlet senin katillerini koruyor. Abdullah s eninkileri de. Mehmet seninkileri de. Ethem! senin katilinin ismini dahi biliyoruz. Durduramıyorum gözyaşlarımı.. Hepinizin yerine keşke ben katledilseydim.
O kadar çok şey yazmak istiyorum ki! Yapamıyorum. Yazamıyorum.
Özür dilerim. Size hitap ederken bile başımı kaldırıp yüzünüze bakamıyorum.
Utanıyorum.
Affedin.
N.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yap