16 Ocak 2013 Çarşamba

Bir kadın doğum hastanesini yaşatabilecekleri

38 saattir uyumuyorum.

Yorgunum, kafam kazan gibi.
Ama canımı sıkan vücudumdaki yorgunluk değil, ruhumdaki yorgunluk.
Uyumaktan korkuyorum.
Gözümü kapattığımda minik minik bebeklerin fare gibi çıkardıkları sesleri duymaktan korkuyorum. Bebeklerini kaybettikleri için sezsiz sezsiz ağlayan kadınların haykırışını duymaktan korkuyorum.
Geçirdiği bebek sonlanma işlemi, kürtaj ya da yumurtalık sorunu yaşayan kadınların geçmeyen karın ağrıları nedeniyle "karnım" diye bağıra bağıra inlemelerini duymaktan korkuyorum.
Koridorda acıdan iki büklüm, karnını tuta tuta milim milim yürümeye çalışan kadınları görmekten korkuyorum.
Bebeğini kaybetmiş kadınların yan odadan ya da karşıdan gelen bebek sesleriyle ne hissedecelerini anlayabilmekten korkuyorum.
Aniden karnını seven ama bebeğini kaybetmiş kadınları görmekten korkuyorum.


Uyumak istemiyorum.
N.

1 yorum:

  1. Hastanelerin sağlam insanlar üzerinde bıraktığı korkunç etki...
    Annem ameliyat için yatış yaptığında, aynı odada kaburgaları kırılmış, nefes alamayan, nefes aldıkça yaraları kanayan hastalar da bi dönem beni baya bi germişti.
    ve insan ruhunda önemli bir yer işgal eden, hastane kokusu...
    hastaneleri sevmiyoruz, allah kimseyi düşürmesin inşallah diyoruz ve konuyu kapatıyoruz.

    YanıtlaSil

Yorum yap