Psikolojisini çözemediğim çözeceğime asla inanmadığım en iyi iki arkadaşımdan biri ki birincisi Vlat ikincisi ise bahsettiğim varlık Zü.
Dipnot: Kardeşimi en iyi arkadaşlar listesinde saymıyor olma nedenim onun en iyi arkadaşlarımdan biri olmaması değil kardeşim olmasıdır.
Bu kızın parası bok. Höt dese babası hemen o hötü alır, o derece yani. Bi de mimar bu. Bize karşı kullanmadığı ama dış dünyaya karşı daimi olarak kullandığı kalbi yerine beynini kullansa höt dedi mi o hötü kendisi bile alır ama biraz gerizekalılık var sanırsam, o beynini bi türlü kullanmak istemiyor, hep kalbi hep kalbi..
İlgiye ölecek gibi muhtaç, hayatının hiçbir zerresinden memnun değil, şakayı çok nadir anlar ve kaldır. Kardeşime yaptığımda alacağım çılgın ve umursamaz cevapla daha da çıldıracağım bir şakayı ona yaptığımda, iki saat af dilemek, bunun sadece ufak bi şaka olduğunu anlatmakla kaybediyorum zamanımı, ama inanıyorum ki günün birinde o da bizim gibi olacak. Bizden biri demiyorum, o zaten bizden biri; bizim gibi olmasından söz ediyorum; gülüşü, bakışı, algılayışı..
Vlat'ın onun için söylediği mükemmel bir söz var ve kesinlikle onu anlatıyor; "Tok evin aç kedisi". Bu insan gözünü bile kırpmadan incecik bir tişörte 80 lira verebilen, sonra onu anca 2-3 sefer giyen bir insan. Hadi anne babamızı, doğduğumuz ve yaşadığımız ortamı seçemiyoruz, ben buna çok küçükken takılıyordum neden diyordum fakat 23 yaşında olmasına rağmen buna hala takılan bir insan kendisi.
Yaşadığı şeyi atlatmak ciddi manada çok güç olabiliyor, hepimiz yaşadık bu gibi bir durumu ve aylarca sürdürdük de. Ben hatırlıyorum tam bir yıl boyunca kendime gelememiş, sürekli ağlamıştım; bir hiç için; ortada yaşanan ya da yaşanmış doğru dürüst birşey yokken hatta; ama şunu söyleyebilirim, insanı asıl yıkan kişiyle yaşadıkları değil asla, kesinlikle onunla ilgili gelecek için kurduğu hayaller, hayallerinin gerçekleşmeyeceğine üzülüyor ağlıyorsun, unutmuş olabilirim ne kadar ağlayıp üzüldüğümü ama onun kadar kendimi yıpratmadığıma eminim. Zamanla gerçekten gerçekleşmeyecek saçma hayaller peşinde koşmaya çalıştığını anlıyorsun gerçekleşen binlerce güzel şeyden sonra (gerçekleşen şeylerin güzel olduğunu fark etmen gerek) iyi ki de olmamış diyorsun. Bir gün onun da aynı şeyleri söyleyeceğine adım gibi eminim.
Her şeyden çok çabuk sıkıldığını iddia eder, "Sıkıldım kalkalım, sıkıldım gidelim, sıkıldım başka bişey yapalım, sıkıldım içmicem, sıkıldım yemicem." Sıkıldım dediği her an içimizden biri mutlaka dikkatini ona çevirir, neden sıkıldığını anlamaya çalışır; sıkılacak ne olduğunu merak eder, aslında kendisinin yaptığımız işi eğlenceli bulduğunu ifade eder, yani tüm ilgi Zü'ye döner o sıkıldım dediğinde. Zannediyorum bu sıkılma durumunun nedeni ilgiyi daha fazla üstünde hissetmek arzusu. Bu da demek oluyor ki bu insan daha fazla koşulsuz sevgi istiyor, kendine daha az soru sorulmasını, daha fazla tinsel ve bedensel teması istiyor, kendini kendi kendine anlatmak isteyecek kadar rahat ve huzur dolu olmak istiyor, rahat bırakılmak istiyor aynı zamanda birilerinin -ki o kişiler sayılıdır- huzur dolu kollarının koşulsuz kendisine açık olduğunu bilmek istiyor.
Sohbet etmek istiyor. Abisinin "Neyin var gülüm." diye sorup sonra onunla ilgilenmemesini değil, ona neyin var diye sormayacak kadar onunla ilgilenmesini onun yanında olmasını istiyor. Ali bunu fark ettiğinde Zü çoktan buna alışmış ve kırılmış olacak.
Bu akşam parti yapçaktık, beni bırakıp gittin ama
Seni seviyorum Zü
N.
Dipnot: Kardeşimi en iyi arkadaşlar listesinde saymıyor olma nedenim onun en iyi arkadaşlarımdan biri olmaması değil kardeşim olmasıdır.
Bu kızın parası bok. Höt dese babası hemen o hötü alır, o derece yani. Bi de mimar bu. Bize karşı kullanmadığı ama dış dünyaya karşı daimi olarak kullandığı kalbi yerine beynini kullansa höt dedi mi o hötü kendisi bile alır ama biraz gerizekalılık var sanırsam, o beynini bi türlü kullanmak istemiyor, hep kalbi hep kalbi..
İlgiye ölecek gibi muhtaç, hayatının hiçbir zerresinden memnun değil, şakayı çok nadir anlar ve kaldır. Kardeşime yaptığımda alacağım çılgın ve umursamaz cevapla daha da çıldıracağım bir şakayı ona yaptığımda, iki saat af dilemek, bunun sadece ufak bi şaka olduğunu anlatmakla kaybediyorum zamanımı, ama inanıyorum ki günün birinde o da bizim gibi olacak. Bizden biri demiyorum, o zaten bizden biri; bizim gibi olmasından söz ediyorum; gülüşü, bakışı, algılayışı..
Vlat'ın onun için söylediği mükemmel bir söz var ve kesinlikle onu anlatıyor; "Tok evin aç kedisi". Bu insan gözünü bile kırpmadan incecik bir tişörte 80 lira verebilen, sonra onu anca 2-3 sefer giyen bir insan. Hadi anne babamızı, doğduğumuz ve yaşadığımız ortamı seçemiyoruz, ben buna çok küçükken takılıyordum neden diyordum fakat 23 yaşında olmasına rağmen buna hala takılan bir insan kendisi.
Yaşadığı şeyi atlatmak ciddi manada çok güç olabiliyor, hepimiz yaşadık bu gibi bir durumu ve aylarca sürdürdük de. Ben hatırlıyorum tam bir yıl boyunca kendime gelememiş, sürekli ağlamıştım; bir hiç için; ortada yaşanan ya da yaşanmış doğru dürüst birşey yokken hatta; ama şunu söyleyebilirim, insanı asıl yıkan kişiyle yaşadıkları değil asla, kesinlikle onunla ilgili gelecek için kurduğu hayaller, hayallerinin gerçekleşmeyeceğine üzülüyor ağlıyorsun, unutmuş olabilirim ne kadar ağlayıp üzüldüğümü ama onun kadar kendimi yıpratmadığıma eminim. Zamanla gerçekten gerçekleşmeyecek saçma hayaller peşinde koşmaya çalıştığını anlıyorsun gerçekleşen binlerce güzel şeyden sonra (gerçekleşen şeylerin güzel olduğunu fark etmen gerek) iyi ki de olmamış diyorsun. Bir gün onun da aynı şeyleri söyleyeceğine adım gibi eminim.
Her şeyden çok çabuk sıkıldığını iddia eder, "Sıkıldım kalkalım, sıkıldım gidelim, sıkıldım başka bişey yapalım, sıkıldım içmicem, sıkıldım yemicem." Sıkıldım dediği her an içimizden biri mutlaka dikkatini ona çevirir, neden sıkıldığını anlamaya çalışır; sıkılacak ne olduğunu merak eder, aslında kendisinin yaptığımız işi eğlenceli bulduğunu ifade eder, yani tüm ilgi Zü'ye döner o sıkıldım dediğinde. Zannediyorum bu sıkılma durumunun nedeni ilgiyi daha fazla üstünde hissetmek arzusu. Bu da demek oluyor ki bu insan daha fazla koşulsuz sevgi istiyor, kendine daha az soru sorulmasını, daha fazla tinsel ve bedensel teması istiyor, kendini kendi kendine anlatmak isteyecek kadar rahat ve huzur dolu olmak istiyor, rahat bırakılmak istiyor aynı zamanda birilerinin -ki o kişiler sayılıdır- huzur dolu kollarının koşulsuz kendisine açık olduğunu bilmek istiyor.
Sohbet etmek istiyor. Abisinin "Neyin var gülüm." diye sorup sonra onunla ilgilenmemesini değil, ona neyin var diye sormayacak kadar onunla ilgilenmesini onun yanında olmasını istiyor. Ali bunu fark ettiğinde Zü çoktan buna alışmış ve kırılmış olacak.
Bu akşam parti yapçaktık, beni bırakıp gittin ama
Seni seviyorum Zü
N.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yap