26 Mart 2019 Salı

Döngüsel zaman

'Acımasızca geçip giden zamandan geriye kalan, sadece yalnızlıklarımızdır.' 

Belki ilkokuldan beri bildiğim ve kendi kendime sürekli tekrar ettiğim bir cümle. Acımasızca geçip giden zaman.. 

Geçen gün Aylin'le sohbet ederken 'Döngüsel zaman' dan söz etti. Yani öyle çizgisel ve sert şekilde ilerlemeyen zaman. Tam olarak o an düşündüğüm şey geçmişin bitmediği, geleceğin de sonlanmayacağı; takibinde içimin nasıl rahatladığı ve nasıl bir oh be çektiğimi sanırım kelimelerle pek anlatmam mümkün değil. Nasıl öyle bir rahatlık oldu onu da bilemiyorum doğrusu. 

Şimdi biraz araştırdığımda, bildiğimiz ve anlamaya alıştığımız çizgisel zamanın, eril, keskin ve sert olduğunu öğrendim. Bizi bu keskinlik ve sertliğin yorduğunu düşündüm. Diyor ki; hat üzerinde akan zamanı tüm yaşantımıza genellemek, bizi yanıltabilir ve bizi hayal kırıklığına uğratabilir. Tabiki de uğratıyor, geçmişte yaşadığı deneyim ve olayları düşünüp, düşünüp kendini üzen ne kadar insan tanıyorum bilseniz. 

Döngüsel zaman, dişil imiş. Değişebilir, dönüşebilir ve zarif. Geçmiş ve gelecek, şimdiki zamanın içinde yani. Bu üçlü zihinsel bir algılamadır, diyor. Şimdinin içinde geçmiş ve gelecek varsa o halde zaman sadece bir AN dır. Bir noktadır. 

Sadece bu düşünüş biçimi bile bir rahatlama sağlamıyor mu? Geçmişteki hatalarımızı düşünürüz, vah vah; üzdüğümüz insanları düşünürüz tüh tüh, yaşadığımız ve geri gelmeyecek güzel anları düşünürüz aah aah, gelecekte işimizde ne konumda olacağımızı düşünürüz eyvah eyvah, aşk hayatımızın nasıl olacağını, istediğimiz evi alıp alamayacağımızı, geçen geçti geçmişte de şu gelecek neler getirecek neler götürecek kahrı gazap içinde heep düşünürüz hepsini. Ama tam olarak şu anı yaşarken tüm bu deneyimlerle yaşamıyor muyuz, iyisiyle kötüsüyle; doğrusuyla hatasıyla geçmişte yaşadığımız, gelecek hakkında düşündüğümüz herşey şekillendiriyor mu şimdimizi? 

Ha en başa dönersek, acımasızca geçip giden zamanının geçip gitmediğini, şu anın içinde olduğunu düşünmek nasıl hissettirecek? Acımasızlığın her anımızda olduğunu mu düşünmemiz gerek. Ya da zaman acımasızca geçip gitmediğine göre geriye kalan yalnızlıklarımızın da geride kalmadığını, her an yalnızlıklarımızı yaşadığımızı mı düşünmeliyiz? Depresif bir cümle imiş. İnsan tüm düşünce, his ve yaşadıklarıyla tabiki her zaman yalnızdır, asla bir başkasına tam olarak ne düşündüğünü nasıl hissettiğini ne yaşadığını aktaramaz, bu nedenle zaten yalnızız, zamanla ya da acımasızlıkla ilgisi yok. 

Yani bilemiyorum nasıl algılamam gerektiğini döngüsel zamanı, nasıl hayatıma adapte edeceğimi, hayatımı döngüsel zamanda nasıl düşüneceğimi. 

Sizin bir fikriniz var mı?

N.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yap