14 Aralık 2020 Pazartesi

Maske

Her sene hasta olurum ya da iki senede bir ama çok ağır. Yatarım böyle ölü gibi iki gün sonra dirilir hayatıma devam ederim ama o iki gün mutlaka yatak. Sadece tuvalet için, yemek yemek ya da ilaç içmek için çıkarım. 

Home office çalıştığım için, kışın soğuğu, mikroplar, hasta insanlar, aksıran tıksıran bunu yaparken ağızını kapatmaya bile gerek duymayan yaratıklarla pek az haşır neşir olurum. Sergi görmeye inerim Alsancağa, birkaç arkadaşla buluşmaya ya da kitapçıya, haftada bir mutlaka. Allah ne çile, otobüsü ayrı izbanı ayrı, her eve döndüğümde verir veriştiririm, hastaysan dikkat et arkadaşım, suratıma doğru bari öksürme, az nezaket. Bu ağır hasta olmalarım da mutlaka toplu taşımalardan sonradır. Öyle titiz insan değilimdir asla ama toplu taşımada öksüre, hapşıra, burnu aka aka gezenlere de hiç sempatiyle bakamıyorum. 

Yahu bunca senedir uyuz olduğum bir konu bu. Nasıl aklıma gelmez şimdiye kadar maske takmak. 
Maske ya bu kadar basit bir icat. Nasıl aklıma gelmez? Kültürde yoktu, artık var. 

Bundan sonraki hiçbir kış toplu taşımada maskesiz göremeyeceksiniz beni. Geçmiş olsun. Makyajlar da yandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yap